Aslında evrendeki her şey enerjidir. En düşükten, en yükseğe doğru evrende altı enerji formu vardır. Bu enerjileri en düşükten en yükseğe doğru; maddedeki, sesteki, ışıktaki, düşüncelerdeki, duygulardaki, ruhtaki enerji şeklinde sıralayabiliriz.
İnsan; düşünceler, duygular ve ruhtan oluşan bir enerji sistemidir. Düşünceler insandaki en zayıf enerji formudur. Duyguların enerjisi, düşüncelerinkinden daha fazladır. Ruhun enerjisi ise çok yüksektir. Bu yüksek enerji karşısında hiçbir hastalık barınamaz. Malumunuz, bugün lazer ışınlaryla pek çok hastalık tedavi ediliyor. Aslında ruhun enerjisi, lazerin enerjisinden daha giüçlüdür.
Ruhsal enerji, insanın bağışıklık sisteminin de temelidir. Kişinin bağışıklık sistemi sağlam olursa her türlü mikrobu, virüsü, bakteriyi yenebilir. Bu yüzden güzel bir ruha sahip olan kişinin bedeninde hastalık ikamet edemez. Yeter ki ruh güzelleştirilip onun enerjisinden faydalanılabilsin. Bilge insanlar yüksek ruhani enerjileriyle, çevresindekilere bile şifa dağıtırlar.
Günlük hayatta en çok kullandığımız düşüncelerin ve duyguların enerjisidir. Bulunduğumuz ortamda hakkımızda güzel düşünenler varsa kendimizi iyi; kötü düşünenler varsa kendimizi kötü hissederiz! Çünkü o ortamda bir enerji alışverişi vardır.
Geçenlerde çalıştığiım okulun öğretmenler odasında Milli Güivenlik öğretmenimiz yanıma yaklaşarak içtenlikle: “Seni görünce kendimi iyi hissediyorum" dedi. Bu samimi ve doğru bir iltifattı. Çünkü onun hakkında güzel şeyler düşünüyordum. Dolayısıyla da ona pozitif enerji yolluyordum.
Birilerinin yanındayken kendinizi iyi hissediyorsanız biliniz ki onlar sizin hakkınızda güzel şeyler düşünüyordur.
Çoğu insan gözle göremediği, elle tutamadığı düşüncenin gücünü bilmiyor. Günümüzde araştırmacılar, dikkatlerini önemli ölçüde beyin ve düşünce gücüne çevirdiler. İnsanın sırf beyin kabuğunda on dört milyar civarinda sinir hücresi bulunmaktadır. Bu sinir hücreleri rastgele değil, belli bir düzen içerisindedir.
Elbette ki böylesine karmaşık bir ağın sadece insan bedeninin işleyişine yönelik olması kabul edilemez. İnsan beyni hem yayıncı hem de alıcı bir radyo istasyonu gibidir. Beyin düşünce titreşimlerini diğerlerine göndermenin yanında diğerlerinin düşünce titreşimlerini de alır. Özellikle tekrar edilerek güçlendirilmiş düşünceler diğerleri üzerinde çok etkilidir.
Çoğukere diğerleriyle düşüncelerimiz aracılığıyla bağ kurarız. Örneğin, bir arkadaşımız aklımıza geldiğinde biz de onun aklından geçiyor olabiliriz. Düşüncelerimizle, çok uzaktaki insanları bile etkileyebiliriz. Saf enerji olan düşüncenin bu etkileme gücü telepatidir. Ancak telepati daha çok birbirini tanıyıp seven insanlar arasında gerçekleşir. Şu da gerçek ki, kötü düşüncelerle de uzaktaki insanları rahatsız edip etkileyebiliriz.
Kulaklarımızın arkasının kızarıp yanması, bizim hakkımızdaki konuşmaların bedeni işaretidir. Eğer kulaklarımız kızarıp yandığında kendimizi iyi hissediyorsak hakkımızda iyi konuşuyorlar, kendimizi kötü hissediyorsak hakkımızda kötü konuşuyorlar demektir.
Nasıl ki radyo dalgaları ulaşabildiği uzaklıktaki her alıcı tarafından algılanabiliyorsa her birimizin düşünüp konuştukları da tüm dünyaya yayılarak başkalarına ulaşıp onları etkiliyor. İnsan ilişkilerinin özü, karşılıklı enerji alişverişinden ibarettir.
ENERJİMİZİ ARTIRMAK
Gerek ayakta kalabilmek gerekse başkalarını etkileyebilmek için öncelikle kendi enerji düzeyimizi artırmalıyız.
Temel soru, enerji düzeyimizi nasıl artırabiliriz?
1. Enerji düzeyimizi daha çok düşüncelerimizle belirleriz. Kötü düşüncelerle sarmalandığımızda enerjimiz düşer. Güzel düşüncelere geçiş yaptığımızda otomatik olarak enerji düzeyimiz yükselir.
2. İyi yönlerimizi görüp takdir eden pozitif insanlarla dostluklar kurarak enerjimizi artırabiliriz.
Şurası kesin ki, ruhsal dayanışma içerisindeki birkaç kişi, birbirlerinden kopuk binlerce kişiden daha fazla pozitif enerji üretir. Aynı düşünceleri, duyguları inançları taşıyan insanlar bir araya gelince müthiş bir enerji alanı oluştururlar.
3. Enerji düzeyimizi artırmak için enerjinin bol olduğu doğal ortamlarda bulunmalıyız. Sıkça doğada ve deniz kenarında yürüyüşler yapmalıyız. Toprakla, bitkilerle, suyla her fırsatta temas kurmalıyız.
4. Bilinçli beslenmek de enerjimizi müthiş artırır. Genel olarak meyve, sebze, zeytinyağı, kuruyemiş enerjimizi artırırken; et, süt, şeker, alkol, sigara enerjimizi düşürür
5. Sevdiklerimizin fotoğraflarına bakmak da enerjimizi yükseltir. Bu yüzden sevdiklerimizin fotoğraflarını evimizde, arabamızda, cüzdanımızda bulundurmalıyız.
6. Günümüzde televizyon programlarının çoğu da insanın enerjisini azaltıyor. Bu yüzden televizyon programlarında çok seçici olmalıyız. Enerjimizi artıracak cinsten müzik, eğlence ve belgesel programları seçerek izlemeliyiz.
Seyrettiklerimize, okuduklarımıza, dinlediklerimize özen göstermeliyiz. Seyrettiğimiz korku, şiddet filmleri; okuduğumuz cinayet, gerilim romanları; dinlediğimiz arabesk, metal türü müzikler enerjimizi düşürür.
Gerçek şu ki müziğin yaydığı titreşimlerden bitkiler, hayvanlar bile etkilenmektedir. Nitekim yapılan bir araştırmada aynı türden iki saksı çiçeğinden birine klasik müzik dinletmişler, iki ay yaşamış, diğerine arabesk müzik dinletmişler bir hafta yaşayabilmiş.
7. Gerek düşmanlarımızla gerek muhaliflerimizle aramızı düzeltme yönünde olumlu adımlar atmak da enerji düzeyimizi yükseltir.
Rakibimize ilişkimizi düzeltmek istediğimiz mesajını verdiğimizde pozitif bir enerji ortamı oluşur. Karşımızdakine sevgi ve şefkat enerjisi verdiğimizde, benzer bir olumlu enerji bize dönüş yapar. Enerjiniz arttıkça canlılığınız, zindeliğiniz ve diğerlerini etkileme gücünüz de artacaktır...
Ruh Güzelliği, Tuncer Elmacıoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder