22 Ekim 2018 Pazartesi

ÇEKIM YASASININ UYGULAMADAKI SIRLARI




Ne istediğinize karar verin. Bunu elde edebileceğinize inanın. Bunu hak ettiğinize ve sizin için olanaklı olduğuna inanın. Sonra, her gün birkaç dakikalığına gözlerinizi kapatın ve elde etmek istediğiniz şeye eriştiğinizi zihninizde canlandırın. Bu duygudan çıkın ve şu an şükretmekte olduğunuz şeylere odaklanın ve ciddi ciddi bunun keyfini yaşayın. Daha sonra, gerisini Evren'e bırakın ve O'nun dileğinizi gerçekleştirmenin bir yolunu bulacağına güvenerek günlük işlerinize dalın.


Şu an düşündükleriniz, gelecekte yaşayacaklarınızı doğuruyor. Yaşamınızı düşüncelerinizle siz yaratıyorsunuz. Sürekli düşündügünüz için, sürekli aratıyorsunuz. En çok düşündüğünüz ya da en çok odaklandığınız şey, yaşamınız olarak karşınıza çıkıyor. Ulaşmak istediğiniz şeyi düşünüp o frekansı gönderdiğinizde, istediğiniz o şeye ait enerjinin o frekansta titreşmesini sağlayarak, onu "Size" getiriyorsunuz!




İstediğiniz bir şeye odaklandığınızda, o şeyin atomlarındaki titreşimleri değiştirerek, "Size" doğru titreşmelerini sağlıyorsunuz. Evren'in en etkili yayın merkezi sayılmanızın nedeni, size enerjinizi düşünceleriniz aracılığıyla odaklama ve odaklandığınız şeye ait, titreşimlerini değiştirme gücü verilmiş olmasıdır; çünkü bu titreşimler o enerjiyi manyetik olarak size çekecektir. Ulaşmak istediğiniz güzellikleri düşünüp hissettiğinizde, o an kendinizi derhal o frekansa geçirmiş olursunuz; bu da o güzel şeylere ait enerjinin tümünün size doğru titreşmesini sağlar ve istekleriniz hayata geçer. Çekim yasası, benzer benzeri çeker der. Hepimiz birer mıknatısız ve elektrik yükleyerek oluşturduğumuz mıknatıs etkisiyle, istediğimiz her şeyi kendimize çeker, kendimizi onlara doğru çekeriz, insanlar kendi manyetik enerjilerini kendileri yönetirler, çünkü, frekansı yaratan unsurlar duygu ve düşüncelerdir ve kendileri dışında hiç kimse onların yerine düşünüp hissedemez.




Size "Sır"a dair bir sır vermek istiyorum; sizi yaşamak istediklerinize götürecek kısayol, şu an mutlu OLMANIZ ve mutluluğu HİSSETMENİZDİR!


Parayı ve istediğiniz her şeyi hayatınıza çekmenizin en kestirme yolu budur. Bu neşe ve mutluluk duygularına dair ışınları Evren'e yaymaya odaklanın. Bunu yaptığınız zaman, size neşe ve mutluluk getirecek her şeyi kendinize çekeceksiniz ve bu sadece para konusundaki bereketle sınırlı kalmayarak, ulaşmak istediğiniz her şeyi kapsayacak. İstediklerinizi size getirecek sinyalleri yaymalısınız. Yayacağınız mutluluk ışınları, yaşam deneyimleriniz olarak size geri dönecek. Çekim yasası, en içteki duygu ve düşüncelerinizi size yaşamınız olarak geri yansıtır.




Sizden başka hiç kimse size kendinizi iyi ya da kötü hissettiğinizi söyleyemez; çünkü, bunu yalnızca siz bilebilirsiniz. Duygularınızdan emin olmadığınızda; "Şu an ne hissediyorum?" diye kendi kendinize sorun. Gün içinde zaman zaman durup kendinize bu soruyu sorabilir, böylece duygularınıza dair daha fazla farkındalık kazanabilirsiniz.


Bilmeniz gereken en önemli şey, iyi şeyler düşünürken insanın kendisini kötü hissetmesinin imkansız olduğu. Bunun aksi, duygularınızın nedeninin düşünceleriniz olduğunu belirten yasaya aykırı düşer. Kendinizi kötü hissediyorsanız, aklınızdan size kendinizi kötü hissettiren düşünceler geçiriyorsunuz demektir.


Düşünceleriniz frekansınızı belirlerken, duygularınız da size o an hangi frekansta olduğunuzu bildirir. Kendinizi kötü hissettiğiniz zaman, daha fazla kötü şeyi kendinize çekme frekansında olursunuz. Çekim yasası buna cevap vererek size daha fazla olumsuz görüntü ile kendinizi kötü hissettirecek şey göndermek zorundadır.


Moraliniz bozuk olduğunda, kendinizi daha iyi hissetmek ve düşüncelerinizi değiştirmek için çaba sarf etmediğiniz taktirde, verdiğiniz mesaj : "Bana kendimi kötü hissetmem için daha fazla sıkıntı ver. Sıkıntıları bana getir!" olur.


İnsanların istediklerini elde edememelerinin tek sebebi, olmasını istedikleri şeyler yerine, olmasını istemedikleri şeyler üzerine düşünüyor olmalarıdır. Düşüncelerinizi dinleyin; söylediğiniz sözlere kulak verin. Bu yasa kesindir ve hiçbir yanılma payı yoktur.


İnsanoğlunun bugüne kadar gördüğü en büyük belalardan daha kötü bir salgın asırlardır ortalığı kasıp kavuruyor. Bu salgın hastalığın adı "istemiyorum" salgını. İnsanlar "istemedikleri" şeyleri baskın olarak düşünüp, konuşup, davranışlarına yansıtıp. onlara odaklandıkça bu salgının ayakta kalmasına sebep oluyorlar.


Tarihi değiştirecek olan nesil ise biziz; çünkü bizi bu salgından kurtaracak bilgiyi elde etmekteyiz! Bu sizlerle başlayacak. Sizler sadece ne istediğinizi düşünüp, bundan bahsederek bu yeni düşünce akımının öncüleri olacaksınız.


Gelin size Evren'in en kuvvetli yayın merkezi sayılmanızın nedenlerini açıklayayım. Basitçe söylemek gerekirse, her enerji belli bir frekansla titreşir. Siz de bir enerji olduğunuza göre, siz de belli bir frekansta titreşim yayıyorsunuz; bu frekansı belirleyen ise, herhangi bir zaman diliminde düşündükleriniz ve hissettiklerinizdir.


Ulaşmak istedikleriniz de birer enerji olduğuna göre onların da yaydıkları titreşimler var. Gördüğünüz gibi, enerji her şeyin hammaddesini oluşturuyor. Size "vay be" dedirtecek unsur şimdi geliyor: Ulaşmak istediğiniz şeyi düşünüp o frekansı gönderdiğinizde, istediğiniz o şeye ait enerjinin o frekansta titreşmesini sağlayarak, onu "Size" getiriyorsunuz! İstediğiniz bir şeye odaklandığınızda, o şeyin atomlarındaki titreşimleri değiştirerek, "Size" doğru titreşmelerini sağlıyorsunuz.


Evren'in en etkili yayın merkezi sayılmanızın nedeni, size enerjinizi düşünceleriniz aracılığıyla odaklama ve odaklandığınız şeye ait, titreşimlerini değiştirme gücü verilmiş olmasıdır; çünkü bu titreşimler o enerjiyi manyetik olarak size çekecektir.


Ulaşmak istediğiniz güzellikleri düşünüp hissettiğinizde, o an kendinizi derhal o frekansa geçirmiş olursunuz; bu da o güzel şeylere ait enerjinin tümünün size doğru titreşmesini sağlar ve istekleriniz hayata geçer. Çekim yasası, benzer benzeri çeker der. Hepimiz birer mıknatısız ve elektrik yükleyerek oluşturduğumuz mıknatıs etkisiyle, istediğimiz her şeyi kendimize çeker, kendimizi onlara doğru çekeriz, insanlar kendi manyetik enerjilerini kendileri yönetirler, çünkü, frekansı yaratan unsurlar duygu ve düşüncelerdir ve kendileri dışında hiç kimse onların yerine düşünüp hissedemez.


Mükemmel kiloya ulaşacağınıza inanmalı ve zaten o kiloda olduğunuzu düşünmelisiniz. Bunu imgeleyip, öyleymiş gibi davranmalı, inanıyormuş gibi yapmalısınız. Kendinizi bu mükemmel kiloya dair dileğinizi gerçekleştirirken görmelisiniz. Sizin için mükemmel olduğunu düşündüğünüz bu kiloyu bir kağıda yazarak, tartınızın üzerine yapıştırmalı, ya da hiç tartılmamalısınız. Düşünceleriniz, sözleriniz ve davranışlarınız, isteğinizle çelişmesin. Aktif kilonuza uygun giysiler satın almayın.


İleride satın alacağınız kıyafetler olduğuna inanıp, onlara odaklanın. Mükemmel kiloya ulaşmak, Evren'in katalogundan bir şey sipariş etmek gibidir. Kataloga bakın, mükemmel kiloyu seçin, siparişinizi verin ve size teslim edilsin. Mükemmel vücut ağırlığına sahip olduğunu düşündüğünüz insanları araştırıp, onları takdir etmeyi ve içten içe övmeyi hedefiniz yapın. Onlara dair bilgi edinip, hayranlık duyarak, buna ilişkin duygular beslediğinizde, mükemmel kiloyu kendinize çağırırsınız. Fazla kilolu insanlar gördüğünüzde onları incelemeyin ve zihninizi hemen, sahip olduğunuz mükemmel vücut görüntünüze kaydırarak bunu hissedin.


Kendinizi iyi hissetmelisiniz. Kendinizden memnun olmalısınız. Bu önemli çünkü, içinde bulunduğunuz anda sahip olduğunuz bedenden dolayı kendinizi kötü hissederseniz, mükemmel kilonuzu kendinize çekemezsiniz. Bedeninizden dolayı mutsuzsanız, bu etkili bir duygudur ve bedeninizden dolayı mutsuz olmayı çekmeye devam etmenize sebep olur. Bedeninize karşı eleştirel olduğunuz, ve ona kusur bulduğunuz taktirde, daha fazla kiloyu bedeninize çekersiniz. Bedeninizin her santimetre karesini övün ve kutsayım. Sahip olduğunuz mükemmellikleri düşünün. Kendinize dair kusursuzlukları düşündükçe, kendinizden hoşnut olacak, mükemmel kilonuzun frekansını yakalayacak ve kusursuzluğu çağıracaksınız.


Rhonda Byrne 

%100 Düşünce Gücü, Jack Ensign Addington

“Işık gökgürültüsünden düşüncede eylemden önce gelir!”

(Heinrich Heine)






▫️Kendini yönetme bilimi:

İnsanlarla yaptığım bu çalışma sayesinde kendini yönetme bilimini - bilinçaltını doğru kullanmım alanlarına yönlendirme sanatını- geliştirdim. Bu bilimin geçerliliği hakkında artık kafamda hiç bir kuşku yok! 

Kişi kendisi ile ilgili inandığı hayal ettiği güvenle beklediği şeyleri mutlaka yaşayacaktır. Bilinen tüm sorunların üstesinden gelecek kesin ve kolay uygulanabilir bir kendini yönetme sistemi vardır. 

Evrenin kendine ait bir düzeni ve yasaları vardır. Hayatın her alanı yasalarla yönetilir. Hiç bir şey çevreye ve şansa bağlı değildir. Dış dünyadaki her şey düşüncenin kullanımı yoluyla halledilebilir. Her sorunu kendini yönetmeyle çözümlemek mümkündür. Anahtar psikojenezdir. Yani her şey düşüncede başlar. Bu sadece dünyanın başlangıcında olmadı. Hayat sürekli kendini yeniliyor yeniden yaratıyor. Bizde devamlı olarak yeniden baştan başlıyoruz.


▫️Kendini yönetmede kullandığımız kural şu:

Kişinin bilinçli olarak düşündüğü her şey bilinç altını etkiler ve bu düşünce içerdiği arzu ve güce göre gerçekleşir.

Hepimiz bilinçaltımızı nasıl temizleyeceğimizi bir gün gerçekleşmesini istemediğimiz, düşüncelerimizi oradan nasıl söküp atacağımızı öğrenmek zorundayız.

Düşüncelerimize ve dolayısıyle hayatımıza hakim olabileceğimizi , bilinçaltına emirler verebileceğimizi ve evrenin gücü ve bilgeliği sayesinde bu emirlerin yerine getireleceğini kanıtlamak zorundayız. Kendini yönetme aklın onu takip eden olumlu emirleri yerine getireceğini bilerek bilinçaltını olumlu yönde yeniden yönlendirme sanatıdır. 

Psikojenez; "her şey düşüncede başlar" prensibi, kendini yönetme ise bu prensibin kullanımıdır.


Kendimiz için yarattığımız dünyadan hoşlanmıyorsak hoşlanabileceğimiz yeni olaylar başlatacak bir dünya yaratma hakkı verilmiştir bize. Bu "kendini yönetmektir" Biz zihinsel kalıbı hazırlarız ve düşünce onu bizim için doldurur.


Bir keresinde tüm yaşamı stres dolu olumsuz bir ortamda geçmiş olan bir kadına danışmanlık yapmıştım. Laura hayatı boyunca düşündüğü ya da yaptığı hemen her şey için suçluluk duyduğunu kabul etmişti.Bana kocası hiç bir uyarıda bulunmadan onu boşadığı için gelmişti. Umutsuz çaresiz bir haldeydi. Bunun kendisi için çok büyük bir şok olduğunu söylüyordu.

Bunun olabileceğini hiç düşünmemiştim dedi önce. Ancak az sonra olaylardan çabuk etkilenen bir yapısı olduğunu kabul etti. Ne zaman bir boşanma haberi duysa "kocam beni boşarsa ne yaparım" diye düşündüğünü söyledi. Bu olasılığı bir çok kez düşünmüş her seferinde terk edilmenin ve yalnızlığın dehşetini duymuştu. Daha önce bana boşanma olasılığını asla düşünmemiş olduğunu söylemesine rağmen derinlerden gelen bu korkuyu yıllardır yaşadığı ortaya çıkmıştı. Evliliğinde bu korkuyu haklı gösterebilecek olmamasına karşın korktuğu başına gelmişti.

Zihinsel olarak aynı anda iki yöne gittiğini anlamaya başlamıştı yavaş yavaş.Bilinçli olarak boşanmayı hiç düşünmediğini iddia ederken bilinçaltında boşanma korkusuyla doluydu.Zihninin ghislerle ilgili derinliklerinde boşanmayı bir olasılık olarak kabullenmekle kalmayıp düşüncelerinede bu şekilde yön vermeye başlamış ve sonunda boşanma olayını yaşamıştı.


Laura ve ben ona yeni bir zihinsel yapı kazandırmak gerektiği konusunda fikir birliğine vardık. Yeni bir zihinsel başlangıç yapabilmesi için psikojenez prensibini uygulayarak hayata karşı yeni bir bakış açısı kazanması gerekiyordu.Ancak nereden başlayacağını bilmiyordu. Bir kırtasiyeciye gidip kendine büyük bir defter almasını önerdim.Olumsuz düşüncelerinin farkına vardıkça bunları yazmasını istedim.Daha sonra bunları analiz edecek ve bunların olumlu karşılıklarını bulmaya çalışacaktı. Her hangi bir konuda kendini suçlu hissettiğinde bunu da günlüğüne yazması konusunda anlaştık. Böylece her suç konusu kendini suçlama olmaktan çıkarılıp kendini kabullenmeye dönüştürülecekti.


Aradan bir kaç hafta geçti. Günlüğünü getirdiğinde yazdığı olumsuz düşüncelerin bir kısmını tartıştık. Hayatındaki hemen her şeye karşı olumsuz düşünceler geliştirme eğiliminde olduğunu görmeye başladı. Örneğin avukatı hisse senedine yatırım yapmasını önerdiğinde hemen bunun parayı sokağa atmak olduğunu düşünmüştü.


Arkadaşları ortam değişikliğinin onu mutlu edeceğini düşünerek tatile çıkmasını önerdiklerinde hemen bir kaza olasılığını düşünmüştü. Yeniden evlenmek konusunda ise şöyle düşünüyordu, "bir daha asla evlenmeyeceğim uzun yalnız bir hayat uzanıyor önümde"

Ve şimdi defterini okuduğunda laura gülmeye başlamıştı. "Nasıl bu kadar olumsuz olabiliyor muşum"

Birlikte yeni olumlu bir "kendini yönetme" planı üzerinde çalıştık. Yeni bir zihinsel yapının çatısıydı bu. Hayata olumlu bakmanın olumsuz bakmak kadar kolay ve çok daha üretken olduğunu görmeye başladı.

Sizde hoş olmayan düşünceleri aklınızdan söküp atmak istiyorsanız bu sistemi tavsiye ederim.

Bir gün laura şöyle dedi: Düşündüğüm şeyler zamanla gerçeğe dönüyorsa sadece gerçekleşmesini istediğim şeyleri düşünmem akıllıca olur.


Yeni zihinsel yapının her an kullanılmaya hazır beklediğini söyleyebilmeyi isterdim ama bu o kadar basit değildi. Eskisini söküp atmak oldukça uzun bir zaman aldı. Lauranın günlüğü bir gün önce olumsuz düşüncelerle doluyken bir gün sonra yeni ve olumlu bir yaklaşıma sahip olmadı. Düşünce bahçesi yabani otlarla kaplıydı ve bunlar bir gecede sökülüp atılmadı.

Sökülüp atılması gereken eski korkular eski suçluluk duyguları bilinçaltının derinliklerine yerleşmişti çünkü. Örneğin hayatın artık ondan geçtiği yeniden evlenme şansına sahip olmadığı gibi bir düşüncesi vardı. Geçmişteki başarısızlığından dolayı kendini bağışlayamıyordu bir türlü. Bazı gizli kalmış yeteneklerini bugün ortaya çıkarıp geliştirebileceğine inammakta güçlük çekiyordu.


Böylece yeni bir amaç listesi oluşturduk ve bitirilmiş resim diye adlandırdığım şey üzerinde çalışmaya başladık. Bugünkü yalnızlığını suçluluk duygularını ve yetersizliğini düşünmek yerine tüm dikkatini yaşamayı arzuladığı yaşam biçimine vermeye başladı.Ne zaman eski olumsuz yanıtlar ortaya çıksa kendilerini yavaş yavaş etkisizleştiren olumlu yanıtlarla karşılaştılar. Olumlu yaklaşımlar giderek güçlendi ve nihayet olumsuz biçimleri yendi.

Laura günlüğünün arka tarafına amaçlarını şöyle sıralamıştı:


1- Kendini ifade etmek

2-Arkadaşlık

3-Mutlu evlilik

Bugün tüm amaçlarının gerçekleştiğini söylemekten mutluyum. Oysa Laura onları ilk kez yazdığında olanaksız olduğunu söylüyordu.

Laura şimdi bir zamanlar dansa sarıldığı arzu ve şevkle yağlı boya resme başlayan usta bir sanatçı. Geçenlerde açtığı kişisel sergiyi gezerken bir çok tablosunun "satıldı" etiketini taşıdığını gördüm. Resimleri büyük ilgi topluyor ve sürekli talep ediliyor. Kafasını kendinden ve sorunlarından kurtardığından beride dostluğu aranan bir kişi oldu. Çalışması sürerken güzel tablolarından etkilenip kendisine yaklaşan dul bir ressamla tanıştı. Adam bir arkadaşına "onu mutlaka tanımalyım" demişti. "tabloları yaşama duyduğu coşkulu sevgiyi yansıtıyor resimleri seyrederken öylesine haz duyuyorki insan; harika bir kadın olmalı bu."

Tanıştılar ve daha ilk görüşte birbirlerinden hoşlandılar. Altı ay içerisinde evlendiler ve bugün mutlu olup olmadıklarını sorduğumda bana "adeta cennette yaşadıklarını "söylüyorlar. Evet üçüncü amaçta gerçekleşmişti.

Size lauranın önceki ve sonraki resimlerini gösterebilmeyi isterdim. Bugün o ilk karşılaştığım kadın değil aslında. Artık geçmişe bakmıyor, kin duymuyor yada kendini suçlamıyor. Zihinsel yapısını düzenlediği zaman dünyasını her açıdan yeniledi. Kendisi için belirlediği amaçlar hakkında konuştuğumuz zihinsel kalıplardı. Evrensel düşünce hepsini doldurdu.



▫️PARLAK BİR YAŞAM İÇİN KENDİNİ YÖNETME

İşe daha önce verdiğimiz emirleri değiştirmekle başlamalıyız. Ancak bilinçli olaraka bir hayata başlamaya karar versekte bilinçaltımıza yeni düşünce biçimini işlemedikçe o bir hafta, bir ay, bir yıl önce verdiğimiz emirleri yerine getirmeyi sürdürür. Tek bildiği şey bize hizmet etmektir ve bunu iyi yapar. Bilinçaltı emirlerimizi değiştirinceye dek onları yerine getirmeyi sürdüren sadık bir hizmetkardır.


Onun bildiği ve uyguladığı aslında bizim kendimizle ilgili inançlarımızdır.


Şimdi bilinçaltımızı yeniden nasıl düzenleyeceğimizi eski olumsuz kalıpları yeni ve olumlu olanlarla nasıl değiştirebileceğimizi öğreneceğiz.


Bu da belirli bir teknikle sağlanabilir.

Kendini yönetme öğrenilmesi gereken bir sanattır.


Bilinçaltının olumsuz düşüncelerden temizleme olumlaması


"Bu hayatımın dönüm noktası.Geçmişteki tüm olumsuzlukları siliyorum, gelecek ise seçimimi yapmamı bekliyor.İşte bu anda yarınlarıma yön veriyorum.Geçmişte yaptığım tüm hatalar için kendimi bağışlıyorum.Geçmişi tüm olumsuzlukları unutarak yeni bir hayata başlıyorum.Kendim için yalnızca deneyimlemek istediğim şeyleri seçiyorum."

Seçtiklerim: {kendiniz seçin} (sağlık, zenginlik, bolluk, mutluluk, arkadaşlık, başarı, )

Bilinçaltı istediğiniz şeyi sunmak için gerekeni yapacaktır!


Jack Ensign Addington, %100 Düşünce Gücü

1 Ekim 2018 Pazartesi

Bilinçaltını anlamak...




Bilinçaltını anlamak için çalışma ilkelerini, bilinçaltı yasalarını ve bunları hazırlayan içsel dinamikleri bilmek gerekir.

Bilinçaltını bir bilgisayarın hard diski olarak düşünebiliriz. Ekranda görülenler sizin gerçeğiniz veya yaşantınızdır. Yani bilinçaltınızdaki olumlu, olumsuz inançlarınızın hayatımıza yansımalarıdır.
Nasıl bir bilgisayar programında direkt emir şeklinde komutlar veriliyor ise bilinçaltımız da komutlarımızı alır ve gerçekliğimize uyarlar.
Başaramayacağımıza inanıyorsak başaramayız. Değişeceğimize inanıyor isek değişiriz. Mali, malı şeklindeki ifadeler bilinçaltımızda mulaklık yaratır. Örneğin sigara içmemeliyim dedikçe sigara içmek isteriz. Çok yememeliyim dedikçe yemek isteriz. Size sakın kırmızı bir mercedes düşünmeyin veya şu an annenizi düşünmemelisiniz diyecek olursam her ikisi de akınıza gelecektir. Korkmayın diyecek olursam o ana kadar böyle bir duygu taşımasanız bile korkmaya başlarsınız. Bilinçaltımıza ne istediğimizden emin olarak, net ve şimdiki zaman üzerinden komutlar vermeliyiz. Geleceğe yönelik ifadeler istediklerimizin bir şekilde ötelenip, gerçekleşmesine engel olur.

“Aklınız neyi kabul edip inanıyorsa, onu gerçekleştirebilir” der Napoleon Hill.

Evren yasalarla yönetilir. Bilinçaltlarımız da tıpkı evren gibi yasalarla yönetilir. Bilinçaltımızın yasası inanç yasasıdır. Bilinçli aklınızın kavrayıp, bilinçaltınızın inandığı şeyler gerçekleşir. Böylesine büyük bir güce sahip olduğumuzun çoğu zaman farkında değilizdir.
Bilincimizin gücünü bir fikri kavramak için, bilinçaltımızın gücünü ise sonuca ulaşmak için kullanırız. Birçok kişi bunun tersini yapar. Bilinçlerini neticeye ulaşmak için kullanırlar, bu da genellikle stres ve endişe yaratır. Bu durum bilinç gücümüzle, bilinç altı gücümüzün kullanımındaki farktır. 

Bilinçaltımız mıknatıs gibidir. Kendi inançlarını yansıtan şeyleri çeker. 
Bilinçaltımızda belli bir inanç varsa, bilinçaltımız bu inanca uygun titreşimler yaratır ve bunu yansıtan veya buna uyan olayları ve insanları kendine çeker. Buna son dönemlerde adı çokça duyulan çekim yasası denmektedir. 
Yerçekimi yasasının varlığının kesin olması gibi çekim yasasının varlığı da kesindir. 
Eğer bilinçaltınız yaşamınızın zor geçeceğine inanırsa, gerçekten yaşamınız zor olacaktır. Karşılaşacağınız olaylar ve insanlar hayatımızı zorlaştıracaktır.
Eğer bilinçaltımız paranın zor kazanılacağına inanırsa, para zor kazanılır. Karşınıza çıkan fırsatlar para kazanmak için insan üstü çaba göstermeniz gerekenler olacaktır. Sizin gerçeğinizi yaratan inancın ne olduğuna siz karar veremezsiniz, bilinçaltınız verir.
İstemediğimiz bir durum karşısında bu durumu hazırlayan içsel sebepler ne olabilir ? Bu durum çoğu zaman bilinçaltı korkularımızın bir sonucudur.
Birçok insan kendini sık sık aynı senaryonun içinde bulur. Ne yaparlarsa yapsınlar aynı sorunlarla karşılaşırlar. Böyle bir durumda dışsal şartları değiştirmek yerine içimizdeki bilinçaltımızdaki engelleyici inançlarımızı değiştirmek, korkularımızla uyumlanıp, onların varlığını kabul edip, bu korku dinamiğinin ikincil çıkarlarına saygı duyup, kişiye daha fazla fayda sağlayan, olumsuzluk taşımayan, mutluluk, huzur ve sağlık veren sevgi enerjisine dönüştürmek gerekir. Bu şekilde bilinçaltımız yeniden programlanır. Bilinçaltı virüslerimizin farkına varıp olumlama çalışmaları ile temizlemeliyiz.

BİLİNÇALTI PROGRAMLAMA ARACI (ONAMALAR)

Bilinçaltımızı, yeniden programlamanın en temel yollarından biri onamadır (olumlama)
Onama; basitçe bilinçaltımıza yerleştirmek istediğimiz hedeflerimizi veya yeni inançlarımızı tekrarlama sürecidir. Bu süreç, söylem bilinçaltına yerleşinceye kadar devam etmelidir. Bazı onama yöntemleri;
• Kendi onamalarınızı yüksek sesle veya zihnen tekrarlamak,
• Onamalarımızı yazmak,
• Kayıt ettiğiniz kendinden telkin bantlarını dinlemek
• Olmak istediğiniz kişi gibi davranmak, (hayran olduğunuz bir kişi yerine kendinizi koymak ve onun gibi davranmak )
• Kitap ve makaleler okumak

Hayattan şikayet ettiğinizde bilinçaltımız şikayet ettiğiniz hayatı size vermek için talimatlarınızı sadakatle yerine getirir. Ne söylediğimize, özellikle ‘tekrar, tekrar’ söylediklerimize dikkat edelim.
Bilinçaltı virüs programınızı çalıştırmadığınızda dışarıdan gelen olumsuz telkinlerin etkisi altında kalabilirsiniz. Her gün arkadaşlarınızdan çok gülersek çok ağlayacağımızı, çocuğu olanın derdi olduğunu, paramız olunca düşmanlarımızın çok olacağını, hayatın zor olduğunu vs.. duyuyorsunuzdur. Devamlı dinleyince bilinçaltımız onun doğru olduğuna inanmaya başlar sonra da gerçekliğinizde onun doğru olduğunu görürsünüz.
Kendimize verebileceğimiz telkin örnekleri ; her gün, her şekilde daha iyi oluyorum, her şey bana kolay ve zahmetsizce geliyor, sevgi ile dolu, neşe saçan bir varlığım, keyif aldığım her şey şimdi burada, hayatımın patronu benim, ihtiyacım olan her şey zaten bende var, hepimiz için bolluk var, sonsuz zenginlikler şimdi hayatıma özgürce akıyor, daha çok verdikçe daha çok aldıkça daha mutlu hissediyorum,
Bu onamaları uyurken veya yataktan kalkmadan önce yazabilir, okuyabilir veya kaydedip dinleyebilirsiniz.

Onamada başarının anahtarı tekrardır. Bilinçaltımız kaslarımız gibidir. Onu istediğiniz şeylerle onamanız gerekir. Onamaları her gün yapmakta tembellik ederseniz, onu sizin yerinize başkaları yapacak, sonuçlar da her zaman sizin istediğiniz gibi olmayacaktır
Gandi derki “Söylediklerinize dikkat edin, düşünceleriniz olabilir. Düşüncelerinize dikkat edin, davranışlarınız olabilir. Davranışlarınıza dikkat edin, alışkanlıklarınız olabilir. Alışkanlıklarınıza dikkat edin kaderiniz olabilir.”

▪️Bilinçaltı mesajları yaşamlarımızda ciddi ve kalıcı değişiklikler yaratmak amacıyla kullanılabiliyor.

Beynin bu kısmı, bellekten vücut ısısına ve bilincinizin ana özelliklerini belirlemeye kadar her şeyi kontrol eder
Bilinçaltı mesaj oluşumuyla ilgili en ünlü deney, Dr. James Vicary tarafından yapılmıştır. Vicary, “Patlamış mısır istiyorum” ve “Daha çok kola iç” sözcüklerini, bir grup sinema izleyicisinin önünde yalnızca 100 milisaniye süreyle yakıp söndürmüştür. Bilinç eşiğinin altında olduğundan, aslında kimse mesajları “görmemiştir”; ama patlamış mısır satışları % 57,8, kola satışları ise % 18,1 artmıştır

ABD Hükümeti, çok geçmeden, reklamlarda bu güçlü öneri tekniğinin kullanımını yasaklamıştır. Ama, bir süre sonra, bu tekniğin harika bir kendi kendine yardım aracı olabileceği fark edilmiştir ve kitleler, birdenbire, kişisel gelişim komutlarını doğrudan bilinçaltına gönderme gücüne sahip olmuşlardır.
Yaşamınızda hemen şimdi yoğunlaşmak istediğiniz birkaç ana hedefi belirlemekle başlayın. Örneğin, daha hızlı öğrenmeyi ya da sigarayı bırakmayı isteyebilirsiniz. Bu hedefi, “Ben hızla öğrenirim” ya da “Sigarayı bırakmaya hazırım” gibi, basit, kısa ve olumlu bir onaylama cümlesi şeklinde yazın.
Şimdi, onaylama cümlenizi, beyaz bir kartonun üzerine açıkça ve kalın siyah keçe kalemle yazın. 
Üç ya da daha fazla kart hazırlayın. Her birinde ana temanıza odaklanan onaylama cümleleri olsun. Bunları bir elektrik feneriyle birlikte yatağınızın kenarında saklayın.

Sırada asosyal kısım var.
Zihninizin kabul etme kapasitesinin yüksek olduğu anı yakalayacağız; bilinçaltınıza girişi sağlayan kapının sonuna dek açık olduğu gece yarısında zihninizi uyandıracağız.
Çalar saatinizi sabah 3’e kurun. Sonra her zamanki gibi uyuyun. Zili duyar duymaz, alarmı kapatın ve neredeyse içgüdüsel bir şekilde, onaylama cümlelerinin bulunduğu kartonları ve elektrik fenerinizi alın. Oda zifiri karanlık olmalı.
Daha sonra, feneri her bir kartona doğru defalarca yakıp söndürün. Bunu yaparken, kartonlara bakın. Sözcükleri bilinçli olarak seçmeye çalışmayın. Bu bilinçaltı mesajlar, bilinçaltınız içindir.
İşiniz bitince, basitçe feneri söndürün; kartonları yere bırakın ve uyumaya devam edin. Uykuya dalmak, yalnızca iki dakikanızı alacaktır. Emin olun, derin ve huzurlu bir uyku uyuyacaksınız. Bu kadar
Biraz önce bilinçaltınıza bir dizi bilinçaltı mesaj gönderdiniz. Sırada heyecanlı bir şey var.
Pek çok kişi, bu tekniği birkaç gece kullandıktan sonra, hedeflerine ulaşmada yardımcı olan ya da kararlarını etkileyen, sorun çözücü rüyalar gördüklerini belirtmişlerdir. Yalnızca bir hafta sonra ve neredeyse tüm katılımcılar, ana hedeflerine doğru önemli bir adım attıklarını fark ederler. Öğrenim hızları ciddi oranda artar. Nikotin bağımlılıkları yarı yarıya azalır. Değişim, içten olmaktadır Bu, çok basit bir sistemdir; ama gayet güçlüdür ve ne yazık ki çok az kullanılır Garip bir şekilde, bu makaleyi okuyan çoğu insan, bu basit deneyi yapmayacaktır. Buna inanmazlar. İşe yaramayacağını düşünürler.
Ne var ki, Tiger Woods, Steven Spielberg, hatta ABD Hükümeti bile bilinçaltı mesajların gücünü bilmektedirler.
Bilmiyorsanız, belki de onlara yetişmenin zamanı gelmiştir.

Bradley Thompson